www.yilmazyapim.tr.gg
KELİME NEDİR? KELİME GRUPLARI
KELİMELER :
Kelime; bir varlığı, bir kavramı, bir niteliği, bir durumu, bir hareketi karşılayan yahut cümle kurmada görevi bulunan ses veya ses topluluğuna kelime denir. Kitap, güzel (kitap), hangisi, yavaş (oku), yazıyor, gibi, ve, ah... vb. birer kelimedir.
Türü bakımından kelimeler; isimler, sıfatlar, zamirler, zarflar, fiiller, edatlar, bağlaçlar ve ünlemler olarak sekize ayrılır.
1. İsimler (Adlar): Canlı ve cansız varlıkları, duygulan, düşünceleri, durumları, kavramları belirten kelimelerdir: Kitap, dünya, millet, orman, kuş, akıl, ağaç, kalem, defter...
2. Sıfatlar: İsimlerin önüne gelerek, onları nitelik, nicelik, yer, sıra gibi durumlar bakımından belirtmeye yarayan kelimelerdir: Güzel (kitap), yemyeşil (orman), küçük (kuş), birinci (ders)...
3. Zamirler: Kendileri isim olmadıkları hâlde, onların yerine kullanılan kelimelerdir: Ben,sen, o, biz, siz, onlar, kim, hangisi, herkes...
4. Zarflar: Fiillerin, sıfatların ya da kendi türünden kelimelerin önüne gelerek anlamlarını kuvvetlendiren veya kısan kelimelerdir: Yavaş (oku), bugün (gitti), çok (kötü), hızlı (geliyor)...
5. Fiiller: Bir iş-ya da hareketi kişi ve zaman göstererek anlatan kelimelerdir: Yazıyor, okuyoruz, geldin mi, oynayacak...
6. Edatlar: Kelimeler arasında ilgi kurmaya yarayan ve ancak cümlede aldıkları görevle anlam kazanan kelimelerdir: kedi gibi uysal, benim için geldi, araba ile gidecek...
7. Bağlaçlar: Kendi başlarına anlamları olmayan, eş görevli kelimeleri ve cümleleri bağlamaya yarayan kelimelerdir. Ne okuyabiliyorum, ne de yazabiliyorum, ben ve sen, kalem ile kâğıt...
8. Ünlemler: Çeşitli duyguları anlatmaya ve tabiattaki sesleri yansıtmaya yarayan kelimelerdir: Ah, vah, of, üf, ey, hey, tık tık, pat küt...
Yapısı bakımından kelimeler ise; basit, türemiş ve birleşik olmak üzere üç çeşittir:
1. Basit kelimeler: Bütün ekler çıkarıldıktan sonra geriye kalan, kök durumundaki kelimelerdir: İnsan, el, ayak, taş, ağaç...
2. Türemiş kelimeler: kök veya gövde durumundaki kelimelere yapım ekleri getirilerek oluşturulan kelimelerdir: İnsan + lık, göz + lük, taş + çı, odun + cu, süt + cü, ağaç + lık...
3. Birleşik kelimeler: İki ya da daha çok kelimenin birleşmesiyle meydana gelmiş, yeni anlam ifade eden kelimelerdir: Gecekondu (gece + kondu), başkent (baş + kent), hanımeli (hanım + eli), cumartesi (cuma + ertesi), Çanakkale (çanak + kale)...
Ayrıca kelimeler cümle içinde özne, nesne, tümleç, yüklem görevlerinde bulunurlar.
KELİME GRUPLARI:
Kelime grubu, bir varlığı, bir kavramı, bir niteliği veya bir hareketi karşılamak üzere, belirli kurallar içinde yan yana gelen kelimeler topluluğudur. Tek kelime ile karşılanamayan varlık, kavram, nitelik, durum ve hareketler, kelime gruplarıyla karşılanır. Örnek : Kutup yıldızı, çamaşır makinesi... Tek kelime ile karşılanan varlık, kavram, nitelik, durum ve hareketlerin anlamı da kelime gruplarıyla genişletilir. Örnek : küçük çocuk, çok sevilen arkadaş...
Kelime gruplarını 14 başlık altında inceleyebiliriz :
1. İsim tamlaması :
Bir isim unsurunun iyelik sistemi içinde bir başka isim unsuruyla kurduğu kelime gurubuna isim tamlaması denir.
Örnek :
ağacın / meyvesi arabanın / tekerleği kapı/ kilidi masa / örtüsü
badem ağaçlarının /pembe beyaz çiçekleri
2. Sıfat Tamlaması :
Bir isim unsurunun, bir sıfat unsuruyla nitelendiği kelime grubuna sıfat tamlaması denir.
Örnek :
bozuk/ saat ağlayan / çocuk ucuz / sebze çok katlı / binalar
3. Sıfat Fiil Grubu :
Bir sıfat fiil ile bu sıfat fiile bağlı unsur veya unsurlardan kumlan kelime grubuna sıfat fiil grubu denir.
Örnek :
hayalleri /yıkılmış (genç) mutluluk rüzgarları /estiren (adam)
4. Zarf Fiil Grubu :
Bir zarf fiil ile bu zarf fiile bağlı unsur veya unsurlardan kumlan kelime grubuna zarf fiil grubu denir.
Örnek :
tek başına/dövüşerek gece gündüz/okuyup
5. İsim Fiil Grubu :
Bir hareket ismi ile ona bağlı unsur veya unsurlardan kurulan kelime grubuna isim fiil grubu denir.
Örnek :
onu gireceği sınava hazırlamak güneşli, sakin bir sabaha uyanmak
6. Tekrar Grubu :
Bir nesneyi bir hareketi karşılamak üzere eş görevli iki kelimenin meydana getirdiği kelime grubuna tekrar grubu denir.
Örnek :
çoluk çocuk, içli dışlı, koşa koşa., geze geze, mini mini, iyi kötü, sağa sola, tabak mabak, kuş muş...
7. Edat grubu :
Bir isim unsuru ile bir çekim edatından kurulan kelime grubuna edat grubu denir.
Örnek :
söylediğim / gibi yorgunluğuma / rağmen bir dilim ekmek/ için
8. Bağlama grubu :
Bağlama edatları ile birbirine bağlanmış iki veya daha fazla isim unsurunun meydana getirdiği kelime grubuna bağlama grubu denir.
Örnek :
sauaş ve barış
dinlemek, anlamak ve yorumlamak kafası da gönlü de ne ekmek ne para
9. Unvan grubu :
Bir şahıs ismiyle bir unvan veya akrabalık isminden kurulan kelime grubuna unvan grubu denir.
Örnek :
Oğuz Han, Bilge Kağan, Dede Korkut, Sütçü İmam, Şahin Bey, Nene Hatun, Mustafa Kemal Paşa, Albay Tahir, Doktor Murat, Hemşire Neslihan vb.
10. Birleşik İsim (Grubu)
Bir nesnenin özel adı olmak üzere bir araya gelen kelimeler topluluğuna (grubuna) birleşik isim denir. Birleşik isimler, birleşik kelimelerden farklıdır, yanyana sıralanan özel isimlerle kurulur.
Örnek :
Fatih Sultan Mehmet, Arif Nihat Asya, Orhan Kemal, Memduh Şevket Esendal, Deli Dumrul, Kaşkarlı Mahmut, Emine Işınsu, Sevinç Çokum, Nezihe Araz, Yaşar Kemal, Mimar Sinan...
11. Ünlem grubu :
Bir ünlem edatı ile bir isim unsurundan kurulan kelime grubuna ünlem grubu denir.
Örnek :
Ey Türk gençliği!
Ey Türk istikbalinin evlâdı!
hey Sakarya!
a canım!
be kardeşim!
12. Sayı grubu :
Basamak sistemine göre sıralanmış sayı isimleri topluluğuna sayı grubu denir.
Örnek :
elli üç, yüz yirmi dört, altı yüz otuz iki, bin dört yüz elli üç, bin dokuz yüz on dokuz...
13. Birleşik fiil (grubu)
Bir hareketi karşılamak üzere bir arada bulunan kelimeler topluluğuna (grubuna) birleşik fiil denir.
Örnek :
Şikâyet etmiş. Konuşmaya başladı. Almış bulunduk. Misafir ağırladık. Gelmez oldu. Bağlandım kaldım. Gözden geçirdiler.
14. Kısaltma grubu :
Kelime grupları ve cümlelerden yıpranma ve kalıplaşma yoluyla ortaya çıkan gruplara kısaltma grupları denir. Bu gruplar genellikle isim fiil, sıfat fiil veya zarf fiiil gruplarının kısalmış ve kalıplaşmış şekilleridir.
Örnek :
eli/açık, başıboş, canı/tez, yüzü/aşkın, haftada/bir, arada/bir, el/ ele, göz/göze
a) İlk Manalı Kullanım
Her kelime bir şeyi, bir anlamı belirtir. Her kelimenin başlangıçtaki bu anlamına "ilk anlamı" (ilk mânâsı) denir. Bazı kelimelere sonradan başka anlamlar da eklenir ki, bunlar kelimelerin yan anlamlarıdır. Göz, el, dil, yol, baş vb. kelimelerin ilk anlamları dışında çok sayıda yan anlamları vardır. Sözgelimi, ilk anlamı görme organı olan "göz", bir evin odaları, çantanın bölmeleri gibi yan anlamlara da gelir.
İlk manalı kullanımlar :
göz : Acı haberi duyunca gözleri yaşardı.
el : Elini yıkamadan sofraya oturmaz.
dil : Çocuk yemek yerken dilini ısırdı.
yol : Arabamız köy yolunda güçlükle ilerliyordu.
baş : Başını önüne eğdi ve sustu.
çatı : Her evin çatısında bir televizyon anteni var.
serin : Bugün hava iyice serinledi.
ekmek : Ekmek fiyatlarını yeniden ay adayacaklarmış.
Aynı kelimelerin yan manalı kullanımları :
göz : Evimizin gözlerinden biri bana ait.
el : Alet çalışır, el övünür.
dil : Ne kadar sakınsa da dile düşmekten kurtulamadı.
yol : Zengin olmak için seçtiğin yolu beğenmiyorum.
baş : Bu iş başımızı ağrıtacak.
çatı : Yazmaya başlayacağım romanın çatısı hazır.
serin : Aramıza giren serinliğin sebebini bulamadım
ekmek : Anladım ki, bu işten bize ekmek yok.
b) Mecaz Anlamlı Kullanım
Kelimenin ilk kullanıldığında akla gelen, kendi başına taşıdığı anlama gerçek anlam diyoruz.
Kelimelerin gerçek anlamlarının dışında, özel bir anlatımı karşılayacak biçimde kullanılmasına da mecaz anlam denir. Örnek : "İstiklâl Marşı'nın "Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl" mısrasında "hilâl" kelimesi mecaz anlamlıdır. Burada ay'ın ilk doğduğu günlerdeki orağa benzer şekli değil, "bayrak" kelimesi kastedilmektedir.
Mecaz anlamlı kelimeleri kullanmak, ifadeye çeşitlilik katar, güzellik verir, anlamı kuvvetlendirir.
Sözgelimi, ana kuzusu, ana fikir, anasının gözü, anadan doğmuşa dönmek, anasından doğduğuna pişman olmak gibi sözler ve deyimler gerçek anlamları dışında mecaz anlamlı kullanılmışlardır.
Başka Örnekler :
Ayak bağı - Bağrına taş basmak - Baltayı taşa vurmak - Can atmak -Gönül yapmak - İçini dökmek - Kol kanat olmak - Küplere binmek -Ocağına düşmek - Örtbas etmek - Paçasını kaptırmak - Para babası - Sabrı taşmak - Şom ağızlı - Taş kesilmek - Yelkenleri suya indirmek - Zaman öldürmek .
c) Terimler, Kavramlar Terimler
Bir bilim, sanat, meslek dalıyla ya da bir konu ile ilgili özel ve belirli bir kavramı karşılayan kelimelere terim denir.
Matematik terimleri, denizcilik terimleri, müzik terimleri... gibi. Sözgelimi, top, gol, kale, hakem, penaltı, futbolla; kürek, çekiç, örs gibi kelimeler demircilikle ilgili terimlerdir. Hikâye, şiir, roman, manzume, dörtlük, kafiye vb. edebiyat terimleridir.
Örnekler :
Dil bilgisi terimleri: ses, hece, kelime, cümle, paragraf vb.
Tıp terimleri : teşhis, tedavi, konsültasyon, operasyon, anastezi
vb.
Eğitim terimleri : plân, program, davranış, amaç, hedef, öğrenci, öğretmen vb.
Müzik terimleri : armoni, melodi, nota, usûl, koro, solo vb.
Mimari terimleri : temel, hafriyat, kolon, kiriş, zemin vb.
Kavramlar
Bir şey üzerine ve özellikle o şeyin nitelikleri ya da bizde uyandırdığı anlamı üzerine taşıdığımız genel düşünceyi karşılayan kelimelere kavram (mefhum) denir.
Daha açık bir ifadeyle, bir şey hakkında sahip olunan genel fikre kavram denir. Kavramlar, bilgileri düzene sokmaya yarayan, genel ve soyut düşünceleri ifade eden kelimelerdir.
Örnekler :
Eğitim, kültür, millet, devlet, gelişme, yozlaşma,- demokrasi, çağdaşlık, ahlâk, turizm, moda, terör, ekonomi, siyaset, uygarlık, benlik,kimlik, kişilik vb.
ç) Deyimler
Gerçek anlamları dışında kullanılan kalıplaşmış kelime topluluklarına deyim denir.
Deyimlerle, bir duyguyu, düşünceyi, durumu kısa yoldan, özlü, çekici ve etkili biçimde anlatabiliriz. Türkçemiz deyimler yönünden zengin bir dildir. Sözlü ve yazılı anlatımlarda deyimlerden yararlanmak gerekir.
Bazı deyimlerden örnekler :
Boğaz boğaza gelmek, dut yemiş bülbüle dönmek, faka basmak, hop oturup hop kalkmak, işi başından aşmak, leyleği havada görmek, ömür çürütmek, renkten renge girmek...
Deyimlerin ortak özellikleri:
* Deyimlerde hüküm yoktur.
* Klişeleşmiş ve bağımsız kelime gruplarıdır.
* Deyimler, en az iki kelimeyle kurulur.
* Genel kural oluşturmazlar.
* Atasözlerine yardımcı söz grubu oluştururlar ("Gözü çöplükte kalmak" deyimdir; "Horoz ölür, gözü çöplükte kalır" atasözüdür. Ama her atasözünde deyim yoktur.)
* Deyimlerde mecaz anlam vardır.
* Deyimler birleşik kelime hâlinde yazılmazlar.
Deyimlerimizden örnekler :
Aceleye gelmek - Açık vermek - Azı çoğa saymak - Boyunun ölçüsünü almak - Dünyayı toz pembe görmek - Göklere çıkarmak - Hizaya gelmek - İnce eleyip sık dokumak - Kısmeti ayağına gelmek - Mırın kırın etmek - Pabucu dama atılmak - Şimşekleri üstüne çekmek -
d) Atasözleri
Uzun gözlem ve tecrübelerden sonra varılmış hükümleri kısa, özlü, kalıplaşmış bir anlatımla veren, atalardan kalma sözlere atasözü denir.
Atasözlerinin özellikleri:
* İlk söyleyeni belli olmayan, topluma ait sözlerdir.
* Az sözle çok şey anlatan, mecazlı sözlerdir.
* Toplumun bütün fertleri tarafından doğruluklarına inanılmış sözlerdir.
* Cümle kumlusuna, özüne dokunulamayan kalıplaşmış sözlerdir.
* Ders verici, öğüt verici ve yol gösterici sözlerdir.
* Toplumun gelenek, görenek ve benliğini yansıtan sözlerdir.
* Çoğu eleştiri, yergi ve alay yolu ile doğruyu bulduran sözlerdir.
* Pek çoğu şiirli bir anlatımla söylenmiş sanatlı sözlerdir.
* Daha çok, tabiat, insan ve hayat karşısında toplumun felsefesini, dünya görüşünü yansıtan sözlerdir.
Atasözlerimizden örnekler:
* Acele işe şeytan karışır.
* Adam adama yük değil, can gövdeye mülk değil.
* Ağaca dayanma kurur, insana dayanma ölür.
* Ağacı kurt, insanı dert kemirir.
* Ağırlık altın kale, hafiflik başa belâ.
* Akçesi ucuz olanın kendisi değerli olur.
* Âlim unutmuş, kalem unutmamış.
* Alma mazlumun âhını çıkar aheste aheste.
* Arpa eken buğday Hçmez.
* Az söyle, çok dinle.
* Bin bilirsen de bir bilene danış.
* Buldum bilemedim, bildim bulamadım.
* Cana gelecek mala gelsin.
* Çirkefe taş atma, üstüne sıçrar.
* Çorak yerde sümbül bitmez.
* Dağ ne kadar yüce olsa yol onun üstünden aşar.
* Deveye bindikten sonra çalı ardına gizlenilmez.
* Gençlikte taş taşı, kocalıkta ye aşı.
* Hayır dile komşuna, hayır gelsin başına.
* Kötülük her kişinin kârı, iyilik er kişinin kârı.
* Mağrur olma padişahım, senden büyük Allah var.
* Önce düşün, sonra söyle.
* Rüzgâr eken fırtına biçer.
* Su bulununca teyemmüm bozulur.
* Şeytanın dostluğu darağacma kadardır.
* Şeytanla buğday eken, samanını alır.
* Tatlı aşa tuz neylesin, akılsız başa söz neylesin.
Atasözlerinin açıklanması:
* Atasözlerinin gerçek ve mecaz olmak üzere genelde iki anlamı vardır. Açıklanmak üzere verilen atasözünü birkaç kez dikkatle okuyarak önce gerçek (sözlük) anlamını, sonra da yaşanan hayatla ilgili mecaz anlamını buluruz.
* Atasözünün belirtmek istediği ana düşünceyi tesbit ederiz. Böylece "neyi açıklayacağım?" sorusunu da cevaplamış oluruz.
* Ana düşünceyi destekleyecek, açıklığa kavuşturacak yardımcı düşünceleri, bilgileri, örnekleri tesbit ederiz. Bu tesbiti yaparken atasözün-deki anahtar kelimelerden hareket etmemiz gerekmektedir.
* Neyi nerede söyleyeceğimize, hangi örnekleri hangi açıklamalardan sonra vereceğimize dair kâğıt üzerinde yahut zihnimizde bir plân yapanz.
* Son olarak da, imlâ ve noktalama kurallarına uygun olarak, plânımız doğrultusunda kompozisyonumuzu yazanz.
Kaynak bakımından birbirine yakın olan diller bir aile teşkil ederler. Dünya dilleri bu şekilde çeşitli dil ailelerine ayrılırlar. Bir dil ailesi tarihin bilinmeyen devirlerinde bir ana dilden çıkan dillerin oluşturduğu topluluktur. Bu diller arasındaki benzerlikler böyle bir varsayımı kuvvetlendirmektedir. Bir ana dilin yazılı belgeleri olmadığı halde birçok özelliklerini kendisinden türemiş bulunan ailedeki dilleri karşılaştırarak tesbit etmek mümkün olabilmektedir.
Dünyadaki başlıca dil aileleri şunlardır:
1. Hint-Avrupa dilleri ailesi:
a. Hint-İran Dilleri: İran, Afgan, Pakistan, Hindistan, Sri Lanka, Nepal dilleri,
b. Slav Dilleri: Rusça, Bulgarca, Lehçe (Polonya), Çekçe, Slovakça, Baltık dilleri,
c. Roman Dilleri (Latinceden türetilmiş diller): İtalyanca, Fransızca, İspanyolca, Portekizce, Rumence...
ç. Cermen Dilleri: İngilizce, Almanca, Felemenkçe, İsveççe, Norveççe...
2. Hami-Sami dilleri:
a. Hami Dilleri: Eski Mısır dili, Kuşi dili, Libya-Berber dili, Çad dili,
b. Sami Dilleri: Arapça, İbranice (Kenanca), Habeşçe, Akatça.
Bu ailenin yaşayan en önemli dilleri Arapça ve İbranicedir.
3. Bantu dilleri:
Bu aileye Afrika’nın büyük bir kısmında konuşulan Bantu dilleri girer.
4. Çin-Tibet dilleri:
Çince, Tibetçe, Vietnamca ve Kmerce bu gruba dahildir.
5. Ural-Altay dilleri:
Ural ve Altay dilleri akrabalığı öteden beri tartışma konusu olmuştur. Ne var ki, genel görüşe göre, bu iki kol tek kaynatan çıkmış, ancak zamanla akrabalık bağları çok zayıflamıştır.
Ural ve Altay dillerin akrabalığı bugün için aşağıdaki benzerliklere dayanmaktadır:
· Her ikisi de eklemeli dildir. Yani her iki kolda da sözcük yapısı aynıdır.
· Bu dillerin tümce yapıları da birbirinin aynıdır.
· Bu dillerde ünlü uyumu da ortak özellik olarak kendini gösterir.
· Räsänen'e göre, ünlü bolluğu ve ünsüz seyrekliğiyle sözcük başında ünsüz yığılışmasının bulunmaması da Ural-Altay dillerinin ortak özelliğidir.
· Ural-Altay dillerinde bazı eklerin hem eylemlerde çekim eki hem de sözcük türetmede yapım eki gibi kullanılması da önemli bir benzerliktir.
· Bu diller arasında sözcük benzerliklerine ve eşliklerine de rastlanmaktadır:
TÜRKÇE
|
FİNCE
|
Ben
|
Min
|
Sen
|
sin
|
Ural-Altay dilleri, adından da anlaşılacağı gibi Ural ve Altay olmak üzere iki kola ayrılır:
Ural-Altay Dilleri :
A.Ural Dilleri :
1.Fin : Fince, Lapça, Züryence, Mordvince, Votyakça, Volgaca
2.Ugor : Macarca, Ostyakça, Çeremişçe
3.Samoyed
B.Altay Dilleri :
1.Türkçe
2.Moğolca
3.Mançu - Tunguzca
4.Japonca
5.Korece